Mutluluk Tanımı ve İnsan Kimlikleri | Kimlik Oluşumu

Henüz Dünya’nın kısıtlamalarını ve bunların doğurduğu sorunları bilmediğimiz küçük yaşlarda, parkta diğer çocuklarla oynadığımız, kimin nerde oturduğunu, babasının ve annesin ne iş yaptığını, zengin mi fakir mi olduğunu bilmeden ve sorgulamadan birlikte güzel vakit geçirdiğimiz o güzel günleri hatırlayalım. Her şey ne kadar basit ve anlamlıydı. Mutlu olmak için çabalamaya, mücadele etmeye gerek yoktu. Hepimiz akşam olup babalarımız eve gelmeden önce eve vardığımızda mutlu ve heyecanlı olurduk. Tamamen rahatlamış ve tüm enerjimizi boşaltmış olarak sofradaki yerimizi alırdık. Ne güzel rüyalar görürdük. Sınırsız ve renkli. Arkadaşlarımıza Sen kimsin? Bu yanındaki kim? sorularını sormazdık. İlişkilerimizde ileriye yatırımlar yapmazdık. Birbirimizden faydalanmak için türlü senaryolar yazmazdık. Çünkü bunların bizim için bir önemi yoktu. Hepimiz birdik ve önemli olan o anı paylaşmaktı.
Yıllar geçip olgun birer bireyler haline gelmeye başladığımız andan itibaren artık kendimizi ve çevremizi sorgulamaya başladık. Ben kimim? Sen kimsin? O kim? Bu birlikteliğin bana ve çevreme ne faydası var? Bu insanlar ilerde benden ne ister? Bu sorularla birlikte artık çevremizdeki insanlara ve kendimize birer kimlik yapıştırır olduk. Kim siniz? Sorusuna verdiğimiz cevaplar değişmeye başladı. Bize verilen isimler artık toplumda bizi tanıtmaya yetmiyordu. Cevaplar hep faklı oldu.

Okulda : 3 / C sınıfından Ahmet
Mahallede : Mehmet’in oğlu ,Ayşe’nin oğlu Ahmet
Düğünde : Kocabey Köyünden Ahmet
Üniversitede : Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Fakültesinden Ahmet
Kız istemeye gidince : Bilgisayar Mühendisi Ahmet
İş yerinde : Müdür Ahmet
Eşinin arkadaş toplantısında : Canan’ın eşi Ahmet
Çocuğunun okul toplantısında : Eda’nın babası Ahmet

Daha çok örnek verebiliriz. Sosyal yaşam içerisinde yer bulmak isteyen insan bulunduğu şartlara ve ortama göre farklı kimliklerle ve bu kimliklere ait farklı değerlerle yaşamına devam etmektedir. Çevresinde bulunan insanları da bu kimliklerin biri veya bir kaçıyla birlikte değerlendirmekte ve buna göre ilişkilerini ayarlamaktadır. Yaratışı gereği, bir toplulukla yaşamak zorunda olan insanoğlu, bulunduğu hiçbir halden memnun olmayıp, daha iyisine daha güzeline ulaşmak için amansız bir mücadele vermektedir. İlk bakışta insan ırkının gelişmesi ve değişmesi için güzel görünen bu durum beraberinde halinden memnun olmayan ve sıkıntılar içinde bir toplum meydana getirmektedir. Kaynakların kısıtlı olduğu ve fırsatların eşit olmadığı bu dünyada, hedeflerine ulaşmak için bazı evrensel değerleri çiğneyen, toplumun bir kısmını yok sayan anlayışla hiçbir zaman mutlu olamamaktadır.
Geçimini sağlamak için çalışan ve değişik organizasyonlarda bir yer bulan insan, sadece bulunduğu kimlikle değerlendirilmemeli, onun sadece o kimlikten ibaret olmadığı akıldan çıkartılmamalıdır. İşini iyi yapamayan bir çalışan belki de dünyanın en iyi babası, eşi,çocuğu,arkadaşı ve bir takımın oyuncusu olabilir.Belki de tam tersi olur.Önemli olan tüm kimlikler için ortak bir değer oluşturup,yaşamın tüm alanlarında başarılı olmaktır.Kimlik oluşumu insanın bulunduğu çevreden başlar.O çevrede yaşamak için bazı yeteneklere sahip olur ve belirli davranışlar gösterir.Bütün bunların onun için bir değeri vardır.Olumsuz hiçbir davranış,davranış boyutunda kalıcı olarak değiştirilemez.Bir davranışı veya bir alışkanlığı değiştirmek için kimlik boyutunda bir değişiklik sağlamak gerekir.Birbirimizde iletişim halindeyken tüm kimliklerine saldıran sözler kullanmaktan kaçınalım ve o insanın sadece görünenden ibaret olmadığını hep hatırlayalım.
Birlikte yaşadığınız ve yaşamak zorunda olduğunuz bu insanlara vereceğiniz değer, onların içinde bulundukları organizasyonlarda bir kimlik oluşturmalarına, daha mutlu ve verimli çalışmalarına sebep olacaktır. Kişi kendini nasıl tanıtıyorsa o alanda daha başarılı olmak için yol alıyordur. Hatırlayın; Bir insana kırk gün deli dersen deli olurmuş. Saygılarımla

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir