Bir varmış bir yokmuş, uzun yıllar önce çok uzak diyarlarda bir köyde oğluyla yaşayan fakir bir ihtiyar varmış. Küçük bir arazisi ve bunu işlediği görkemli beyaz bir atı varmış. At o kadar güzel ve güçlü bir atmış ki dillere destan olmuş. Zamanın kralı bu at için bir servet vermiş ama köylü ‘’ At benim dostumdur insan hiç dostunu satar mı?’’diyerek atını satmamış. Onca fakirliğine ve sefaletine rağmen atı satmaması köylüler tarafından hayretle karşılanmış. Günler ayları aylar yılları kovalamış.
Bir sabah köylü ahırına baktığında bir de ne görsün, at yerinde yok. Çitleri kırıp kaçmış. Haberi alan köylüler ihtiyarın evinde toplanmış,’’Keşke zamanında bu atı satsaydın zengin olurdun. Bütün bu sıkıntılardan kurtulurdun’’demişler. İhtiyar adam gayet sakin “ Evet at kaçtı ama durum şimdilik bu. Acele karar vermeyin’’ demiş. Aradan on gün geçmiş ki, köyün yakınlarından bir toz bulutu yükselmiş ve bu bulut köye doğru yaklaşıyormuş. Herkes merak içinde köy meydanında toplanmış. Birde ne görsünler ihtiyarın atı on beş vahşi atla köye dönüyor. Koşarak ihtiyarın yanına gelmişler ve “Ne şanslı bir adamsın. Bir atın varken şimdi on altı atın oldu. Zengin oldun ‘’ demişler. İhtiyar yine sakin “ Şu an on altı atım var ama karar vermek için acele etmeyin ‘’demiş.
Aradan bir hafta geçmiş. İhtiyarın oğlu atlardan birisini terbiye ederken attan düşmüş ve bacağı kırılmış. Durumu öğrenen köylüler ihtiyarın yine kapısını çalmışlar.”Ne şanssız bir adamsın. Atların var ama oğlun bacağını kırdı. Şimdi bunları kim eğitecek, tarlayı kim sürecek’’demişler. İhtiyar sükûnet içinde “Oğlumun bacağı kırıldı ama şimdi ki durum bu, karar vermek için acele etmeyin’’ demiş.
İhtiyarın oğlu bacağı kırık halde yatarken ülkede savaş çıkmış. Eli silah tutan sağlıklı ne kadar genç varsa savaşa gitmiş. Köyde bir tek ihtiyar adamın oğlu kalmış. Köylüler toplanıp ihtiyarın evine yine gelmişler.”Ne şanslı bir adamsın. Bak bizim çocuklarımız savaşa gitti bekli de bir daha dönemeyecekler. Senin oğlun ise yanında’’ demişler. İhtiyar adam “Yine acele karar veriyorsunuz. Yarın ne olacağını kim bilebilir ‘’demiş.
Hikâye bu ya biz de bundan bir ders çıkaralım. Tüm yaşamımız boyunca acısıyla tatlısıyla onlarca olay yaşıyoruz. Bazen kötü dediğimiz şeyler ilerde iyi şeylerle karşımıza çıkıyor. İyi dediğimiz şeylerde kötü sonuçlara sebep oluyor. Ne yaşarsak yaşayalım sonuçları hakkında erken kararlar vermeyelim. Yarının bize ne getireceğini asla bilemeyiz. Her şerde bir hayır, her hayırda bir şer olabilir.
Anı yaşamaya özen gösterelim. Mücadeleyi bırakmayalım. Hedeflerimiz doğrultusunda bıkmadan usanmadan çalışmaya devam edelim. Tek yapmamız gereken olaylara ve kişiler karşı bakış açımızı değiştirmeyi, doğru değerlendirmeler yapmayı öğrenelim. Yargılamayalım. Bizim dışımızda gelişen olaylara uyum sağlamayı, değiştiremeyeceğimiz şeyleri kabul etmeyi, değiştirebileceğimiz şeyleri değiştirmek için çaba sarf etmeyi ilke haline getirelim.
Siz hayat planlarınızı yapın ve bunları gerçekleştirmek için mücadele edin. Elbette iyi ve kötü günleriniz olacaktır. Ancak bunların size hangi güzel kapıları açacağını ilk bakışta göremeyebilirsiniz. Sabırlı olun ve bazen hayatın akışına kendinizi bırakın. Yatağında akan bir su gibi sakin olun. Kalbinizi ferah tutun ve yolunuza devam edin. Saygılarımla.